27 May

 

Bağımsız Azerbaycan Devleti’nin kuruluşu, Transkafkasya (Mavera-i Kafkas) Federasyonu’nun yıkılmasından hemen sonra gerçekleşti. Azerbaycan halkının bağımsızlık mücadelesi, 1917 yılında Rusya’da gerçekleşen Bolşevik ihtilalinden sonra Azerbaycan Müsavat Partisi ve Mehmed Emin Resulzade’nin liderliğinde kurulan Azerbaycan Milli Şurası öncülüğünde yürütüldü. “Azerbaycan Milli Şurası” 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etti. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Müslüman şarkında kurulan ilk seküler ve demokratik devlet olarak tarihe geçmiştir (Yagub Mahmudlu, Azerbaijan: Short History of Statehood, İslamabad: Leaf Publications, 2005, s. 19.)

28 Mayıs 1918’de Milli Şura’nın (Şura-yı Milli) ilk toplantısında Azerbaycan’ı bağımsız bir devlet ilan etmek için tarihi bir karar alındı ​​ve demokratik bir devletin kurulması gerçeğini yasal olarak belirleyen “Azerbaycan’ın İstiklal Beyannâmesi” kabul edildi.

 

Azerbaycan’ın İstiklal Beyannâmesi, Azerbaycan Milli Şurası (Konseyi) tarafından 27 Mayıs 1918’de Arap alfabesiyle Azerbaycan dilinde derlenmiştir ve Hasan bey Ağayev, Feteli Han Hoyski, Nesip bey Yusifbeyli, Camo bey Hacınski, Şefi bey Rüstembeyli, Neriman bey Nerimanbeyov, Cavad Melik-Yeganov, Mustafa Mahmudov tarafından  imzalanmış, 28 Mayıs’ta Tiflis şehrinde eski Kafkasya canişinin ikametgahında Hasan Bey Agayev’in başkanlık ettiği bir toplantıda kabul edilmiştir. Altı maddelik Beyannâme (Əqdnamə, Ahd-i Millî  veya Misak-i Milli) Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını resmen ilan eden bir belgedir. M.E.Resulzade bu konuda yazıyordu: “Azerbaycan Şura-yi Millisi, 28 Mayıs 1918 Beyannâmesini yayınlayarak kelimenin siyasi anlamıyla bir Azerbaycan milletinin varlığını tesis etmiştir. Böylece Azerbaycan kelimesi basit bir coğrafi, etnografi ve dilsel sözcükten ziyade siyasi bir dünya haline gelmiştir.

(http://aztrq.com/yenilikler/az%c9%99rbaycan-tarix-qurumunun-az%c9%99rbaycan-xalq-cumhuriy%c9%99tinin-yaranmasinin-100-illiyi-v%c9%99-28-may-respublika-gunu-munasib%c9%99ti-il%c9%99-t%c9%99briki/)


İstiklal Beyannâmesi bütün Türk-Müslüman dünyasında, genel olarak Doğu’da, ilk kez Azerbaycan’da demokratik cumhuriyet idaresinin – parlamenter cumhuriyetinin oluşturulacağına işaret etmiştir. Azerbaycan Milli Şurasının İstiklal Beyannâmesi’nde:

1. Bu günden itibaren Azerbaycan halkı hâkimiyet hakkına malik olduğu gibi, Güney ve Doğu Maverayı-Kafkasya’dan ibaret Azerbaycan kamil hukuka malik bağımsız bir devlettir.

2. Bağımsız Azerbaycan devletinin şekli-idaresi (yönetim şekli) Halk Cumhuriyeti’dir.

3. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti bütün milletlerle, özellikle komşu olduğu milletler ve devletlerle samimi ilişkiler kurmayı amaçlamıştır.

4. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti milliyetine, mezhebine, sınıfına ve cinsine bakmaksızın kendi sınırları içerisinde yaşayan tüm vatandaşlarına siyasi hakları ve vatandaşlık haklarını sağlamaktadır.

5. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kendi sınırları içerisinde yaşayan bütün milletlerin serbest gelişimi için geniş imkanlar sağlamaktadır.

6. Müessisler Meclisi toplanıncaya kadar Azerbaycan’ın yönetiminden halkın seçtiği Milli Şura ve Milli Şura karşısında geçici hükümet sorumludur.

27 Mayıs 1918– Tiflis’te yapılan çalışma ve görüşmeler son noktaya gelmiştir. Zakafkasya (Güney Kafkasya) temsilciler meclisinin Müslüman olan üyeleri aralarında Azerbaycan Milli Şurası’nı oluşturdular. Mehmet Emin Resulzade ise bu Şura’nın Başkanı oldu. Hasan Bey Ağabey başkan yardımcısı, Mustafa Mahmudov genel sekreter oldu, Nesip Bey Yusufbeyli, Mir Hidayet Seyidov, Neriman Bey Nerimanbeyov, Aslan Bey Gardaşov, Sultan Mecit Ganizade, Ekber Ağa Şeyhülislamov, Mehmet Yusuf Caferov, Hidayet Bey Melik Aslanov, Rahim Bey Vekilov, Hamit Bey Şahtahtinski, Feridun Köçerli, Cemo Bey Hacınski, Şefi Bey Rüstembeyov, Hüsrev Bey Sultanov, Cevat Melikyeganov, Hacı Molla Ahundzade ise Şura üyeleriydi.

28 Mayıs 1918– Mehmet Emin Resulzade’nin başkanı olduğu Azerbaycan Milli Şurası burada Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan eder. Altı maddeden ibaret olan İstiklal Beyannamesi meclis tarafından kabul edilir. Aynı gün dokuz bakanlıktan oluşan kabineye Fetali Han Hoyski Başkan seçilir. O günlerde Azerbaycan’ın nüfusu iki milyon 750 bindir. Bu nüfusun 1 milyon 900 bini Müslüman olup, yüzölçümü ise 97.3 bin km. iken bundan elave 15.6 bin km. kadarı (Ermenistan ve  Gürcistan ile) tartışmalı bölgedir (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

İrevan şehri ve çevresi Ermenilere verildikten sonra 28 Mayıs 1918’de kendi bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin yüzölçümü 99908,86 km² dir. Ermenistan’a verilmiş İrevan eyaletinin yüzölçümü  8913,17 km² dir. Bundan sonra Ermeniler Azerbaycan’ın Nahçivan, Zengezur ve Dağlık Karabağ bölgelerinin Ermenistan’a verilmesini istemişlerdir. Fakat 1918-1920 yıllarında İrevan eyaletinden başka toprakları ele geçiremeyen Ermeniler 28 Nisan 1920’de, Azerbaycan Sovyet Rusyası tarafından işgal edildikten sonra Bolşeviklerin desteğiyle yeni topraklar elde etmeyi başarmışlardır  (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html)

4 Haziran 1918– Osmanlı yetkilileriyle Azerbaycan Cumhuriyeti’nin ilk görüşmesi Batum’da gerçekleşmişti. Burada ilk dostluk anlaşması imzalanır, anlaşmanın 4. Maddesinde Osmanlı hükûmetinin Azerbaycan’a doğrudan silah ve asker yardımında bulunması söz konusudur. Osmanlı devleti ile yapılan görüşmelerde başarılı geçen “dostluk anlaşması“nı Osmanlı hükümeti adına Adliye Bakanı Halil Menteşe, Kafkas Cephesi Komutanı Vehip Paşa, Azerbaycan hükümeti adına ise Milli Şura Başkanı Mehmet Emin Resulzade ve Dışişleri Bakanı M.H.Hacınski imzaladı. Bu anlaşmaya koyulan imzalarla Azerbaycan ilk defa bir dış ülke ile resmi anlaşmaya imza koymuştur diyebiliriz. Osmanlı devleti ile Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti arasında “siyasi, hukuki, iktisadi ve entelektüel zeminde dostluk ilişkileri ile birlikte değerlendirilerek karşılıklı sevgi bağlarıyla anlaşma yapılmıştır” şerhiyle imza edildi. İmzalanan anlaşmanın birinci maddesi şöyledir: “Osmanlı devleti hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti hükümeti arasında daima dostluk ve güçlü barış olacaktır”. Anlaşmanın dördüncü maddesinde ise şöyle yazılıydı: “Güçlü olmayı ve asayişi temin maksadıyla ülkenin güvenliğini teminde, ihtiyaç duyulduğunda Osmanlı hükümeti Azerbaycan Cumhuriyeti’ne askeri yardımda bulunmayı kendi sorumluluğunda taşır”. Azerbaycan hükümeti en ağır şartlarda bulunduğu sırada, söz konusu anlaşma gereği Osmanlı askerini Azerbaycan’a çağırmıştır. M.E.Resulzade bu konuyu şöyle yazmıştı: “Bütün Azerbaycan halkının göz yaşları arasında beklediği Türk askeri ümitlerimize tercüman olarak davetimiz karşısında muvafık cevabı vererek Azerbaycan’a gelmeyi kabul etmişti”.

17 Haziran 1918 – M.E.Resulzade’nin başkanlığındaki heyet, Nuri Paşa ile görüşmelerin daha iyi bir noktaya gelmesi için elinden gelen çabayı gösterir (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

Gence’de ilk toplantısını yapan Azerbaycan Milli Şurası ülkede oluşmuş ağır durumu göz önünde bulundurarak kendi faaliyetini durdurmak ve yeni parlamento (Müessisler Meclisi) çağırılana dek bütün hâkimiyeti (yasama ve yürütme) Nazırlar Şurasına (Bakanlar kuruluna) verme hususunda karar vermiştir. Bu Nuru Paşanın talebiydi. Aynı gün Feteli han Hoyski’nin öncülük ettiği hükümet istifa etmiş ve onun öncüllüğünde ikinci hükümet kurulmuştur (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html).

18 Haziran 1918 – M.E.Resulzade’nin başkanlığındaki heyet, A.Sefikürdiski ve Hasmemmedov Merkezi Avrupa devletleri olan Almanya, Avusturya Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan aynı zamanda Kafkas devletleriyle de düzenlenmiş olan dostluk konferansına katılmak için İstanbul’a giderler (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

24 Haziran 1918 – Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ilk bayrağı kabul edilmiştir. Hükümetin kararıyla kırmızı kumaş üzerinde beyaz renkli hilal ve sekiz köşeli yıldız tasvir edilmiş bayrak Cumhuriyetin geçici sembolü ilan edilmiştir. Azerbaycan’ın bugünkü üç renkli (mavi, kırmızı, yeşil) bayrağı ise devlet sembolü olarak 1918 yılının Ekim ayında kabul edilmiştir (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html).

26 Haziran 1918 – Türkiye’de yayımlanmakta olan, “Tasvir-i Efkar” gazetesinde Azerbaycanlı heyetle ilgili haberler yer alır. “Nümayende Heyeti” başlıklı yazıda, M.E.Resulzade ile geniş bir röportaj yayımlanır. Ayrıca gazetede yer alan fotoğrafın altında, Sefikürdski ile Ahmet Bey’den ibaret olan Azerbaycan heyeti için 25 Haziran’da İstanbul’a geldiklerini, M.E.Resulzade’nin ise birkaç yıl önce yine İstanbul’da olduğu vurgulanırken, “İslam alemi üzere muhabir” imzasıyla geniş haber yapılır (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

Halk Cumhuriyeti hükümeti Azerbaycan’ın ilk Milli Ordu birliğinin – özel tümenin kurulmasıyla ilgili karar almıştır. Aynı dönemde Cumhuriyet hükümetine tabi olan askeri birlikler Türk (Osmanlı) ordusuyla birlikte (Kafkas İslam Ordusu) Nuru Paşa’nın komutasında Bakü Kommunası adlanan Bolşevik birlikleriyle savaş yapmıştır. Harbiye Nazırlığı’nın kurulması konusundaki karar 1 Ağustos’ta alınmıştır. Nazırlık ise Aralık 1918’de faaliyete başlamıştır. Eski Çar ordusunun generallerinden Semed Bey Mehmandarov, Harbiye Nazırı, Aliağa Şıhlinski Nazır yardımcısı görevine atanmışlardır

27 Haziran 1918 – Azerbaycan ve Türk (Osmanlı) askeri birliklerinden oluşan Kafkas İslam Ordusu Göyçay civarında Bakü Sovyeti birliklerini yenmiştir. Bu zaferden sonra Kafkas İslam Ordusu Taşnak-Bolşevik birliklerinin saldırılarını durdurarak karşı saldırıya geçmiştir (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html).

Hükümetin 27 Haziran 1918 tarihli kararı ile Azerbaycan Türkçesi Devlet dili ilan edildi ve Rus dilinin de Azerbaycan Türkçesi ile yanı sıra resmi devlet müesseselerinde kullanılmasına müsaide edildi. Eğitim sahasında ciddi adımlar atıldı, il ve kazalarda Türkçe eğitim veren okulların sayısı artırıldı. Bakü’de Devlet Üniversitesi kuruldu. Burada 1000’e yakın öğrenci okuyordu. Aynı zamanda 100 öğrenci de eğitim için yurtdışına gönderildi. Ancak ne yazık ki, işgal sonrasında onların hiç biri vatana geri dönemediler  (https://web.archive.org/web/20091025084100/http://geocities.com/hazar_dergisi/28may.htm).

2 Temmuz 1918 – Halk Cumhuriyeti Başbakan ve İçişleri Bakanı (Dahiliye Nazırı) Feteli han Hoyski ülkede ilk polis bölüğünün kurulmasıyla ilgili emir vermiş, böylelikle Azerbaycan polis teşkilatı kurulmuştur (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html).

3 Temmuz 1918 – İstanbulda iken M.E.Resulzade’nin başkanlık ettiği Azerbaycan temsilciler heyeti Sultan Mehmet Reşat’ın cenaze töreninde iştirak ederler (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

10 Temmuz 1918 – Azerbaycan ve Türk (Osmanlı) askeri birlikleri (Kafkas İslam Ordusu) Kürdemir civarındaki savaşta Taşnak-Bolşevik Bakü Sovyeti birliklerini mağlup etmişlerdir. Kürdemir kasabası işgalcilerden kurtarılmıştır. Bu galibiyetten sonra Kafkas İslam Ordusunun Taşnak-Bolşevik birlikleri üzerine geniş çaplı  taarruzu başlamıştır.

15 Temmuz 1918 – Halk Cumhuriyeti Hükümeti Azerbaycan Türklerine karşı soykırım cinayetlerinin araştırılması için Olağanüstü Soruşturma Komisyonu kurmuştur. Komisyon 1918 yılının Mart katliamlarıyla birlikte, 20. yüzyılın başlarından Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı uyguladıkları diğer katliamlar hakkında birçok materyal toplamış, hükümetin kararıyla 31 Mart Soykırım Günü ilan edilmiştir. Azerbaycan’ın Sovyetleşmesinden sonra bu tarih dile getirilmemiştir.

20 Temmuz 1918 – Halk Cumhuriyeti ve Türk (Osmanlı) birliklerinin Nuru Paşa’nın komutasındaki  Kafkas İslam Ordusu Taşnak-Bolşevik Bakü Kommunası birliklerine bir darbe daha indirerek Şamahı şehrini işgalden azat etmişlerdir. Bu arada Türk birlikleri güneyden (bugünkü Neftçala  bölgesi) Bakü istikametine ilerlemeye başlamıştır (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html.

22 Temmuz 1918 – İstanbul’da yayımlanan bir başka organ olan “Vakit” gazetesinde, “Kafkasya işleri: M.E.Resulzade Beyin Beyanatı” başlıklı yazı yayımlanır. Ağustos 1918 – İstanbul’da oldukları sırada, İran konsolosluğuna Azerbaycan’ın bağımsızlığı hakkında mesaj gönderilir. Konsolosluk çalışanları da, Azerbaycan adlı devleti tanımadıkları gibi gönderilen mektubu iade ederler.

3 Eylül 1918 – İstanbul’da yayımlanan “Vakit” gazetesine Mehmet Emin Resulzade’nin başkanlığındaki heyetin iştirakiyle bir konferansın yapılacağı söylenir. 6 Eylül 1918 – Azerbaycan Dışişleri Bakanı M.Hacinskiye yazdığı mektupta ermeni işgali altında bulunan Bakü’nün kurtarılmasının hayati önem taşıdığı anlatılır.

6 Eylül 1918 – Sultan Mehmet Vahdettin (Altıncı Mehmet) M.E.Resulzade başta olmak üzere Azerbaycan heyetini ihtişamlı şekilde kabul eder (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

6 Eylül 1918 – Azerbaycan Halk Cumhuriyeti heyeti İstanbul’da Osmanlı yönetimiyle görüşmüştür. Milli Şuranın Başkanı M.Resulzade, Müsavat parti grubu mensubu H.Hasmemmedov ve General S.Sefikürdski’nin katıldığı heyet Osmanlının yeni sultanı VI. Mehmet Vahdettin tarafından kabul edilmiştir. Bu, Halk Cumhuriyeti’nin resmi heyetinin ilk yurtdışı seferiydi. Osmanlı askeri yönetiminin (Enver Paşa) de katıldığı görüşte Halk Cumhuriyetine askeri yardım ve Bakü’nün işgalinin sona erdirilmesi ana konu olmuştur. Bu görüşten sonra Bakü’nün işgalden kurtulması yönünde saldırı kararı alınmıştır (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html.

15 Eylül 1918 – Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı Enver Paşa Resulzade’ye telefon ederek, Bakü’nün alınması haberini söyler. Eylül 1918 – M.E.Resulzade Azerbaycan’ın bağımsızlığını tehdid eden Rusya ve Almanya arasında imzalanan Brest Litovsk anlaşmasına elave olan 27 Ağustos tarihli bu anlaşamaya itiraz eder. Almanya’nın İstanbul`daki elçisine itiraz beyanatı gönderir. “İkdam” (“Başlanğıc”) gazetesi bu eylemi yayımlarken “Bakü’süz Azerbaycan başsız kalır” diye başlık atar (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

Bu tarihte yaşanan ağır savaşlardan sonra, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Milli Ordusunun ve Nuri Paşa’nın komutasındaki Osmanlı Türk İslam Ordusu Bakü’yü Bolşevik, Ermeni-Taşnak ve İngiliz askeri birliklerinden temizlemiş, bağımsız Azerbaycan hükümeti Bakü’ye taşınmıştır (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html).

23 Eylül 1918 – İstanbul’da yayımlanan “Vakit” gazetesinde, M.E. Resulzade’nin Almanya ve Sovyet Rusya arasında petrol anlaşması yapılmasının Bakü’nün Azerbaycan’a ait olmadığı tezlerine itirazı karşılığında yankı bulan ve Almanya sefir vekili Konta Valdeburg’a bir nota verdiğini bildiren haber yer alır.

7 Kasım 1918 – M.E.Resulzade İstanbul’dan Bakü’ye döner.

16 Kasım 1918 – M.E.Resulzade başkanlığında Bakü’de ilk defa olarak Milli Şura toplanarak halka hitap etmeyi kararlaştırılır.

16 Kasım 1918 – M.E.Resulzade hükümet gazetesi olan “Azerbaycan”la ciddi emek verir ve ilk defa “Hangi ümitle?” makalesini yayımlar.

19 Kasım 1918 – Milli Şura Azerbaycan Parlamentosunun oluşturulması için karar kabul edir.

7 Aralık 1918 – M.E.Resulzade Azerbaycan Parlamentosunda ilk konuşmasını yapar ve bilinen ünlü sözleri olan “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” söyler. Parlamento’da en güçlü parti olan “Müsavat” grubuna başkanlık eder. Aynı zamanda Parlamento’da iki komisyonda çalışır: “Kurucular Meclisinin çağırılması” ve “Maliye bütçe”.

19 Mart 1919 – Büyük bestekar Üzeyir Hacıbeylinin kardeşi Ceyhun beye-Paris’e gönderdiği mektubta M.E.Resulzade`nin resmi olarak “Azerbaycan” gazetesinde çalıştığını, makaleler yazdığını ve oradan maaş aldığını yazır.

14 Nisan 1919 – M.E.Resulzade Parlamentonun 29. toplantısında konuşarak Ermenilere itirazını bildirir ve Karabağ’ın Azerbaycan’ın ayrılmaz hissesi olduğunu söyler (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf).

28 Mayıs 1919 – Alimerdan bey Topçubaşov’un başkanlığında Azerbaycan heyeti Paris barış konferansında ABD Cumhurbaşkanı Wilson’la görüşerek Halk Cumhuriyeti’nin tanınmasını istemiştir. Türk karşıtı ve Ermeni yanlı olarak tanınan  Wilson bu talebi geri çevirmiştir.

16 Haziran 1919 – Azerbaycan’la Gürcistan arasında askeri müttefiklik anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmaya göre, Azerbaycan Gürcü tarafına petrol verecek, karşılığında silah ve teknoloji almaya başlayacaktır. Askeri anlaşmaya göre, taraflar Rusya’nın askeri saldırılarına karşı bir-birine destek vereceklerdir. Fakat 1920 yılı Nisan ayında Bolşeviklerin Azerbaycan’ı işgali sırasında Gürcistan bu yükümlülüğü yerine getirmemiş, bilakis bağımsızlığının tanınması için Ruslarla yakın diyaloglara öncelik vermiştir (http://www.azerbaijans.com/content_359_tr.html).

15 Kasım 1919– M.E.Resulzade’nin girişimiyle parlamentoda birkaç defa gündeme gelen Bakü Devlet Üniversitesi`nin kurulması kararlaştırılır. Burada filoloji ve tarih fakültelerinde Osmanlı edebiyatı konusunda ders yapar.

2 – 12 Aralık 1919– Bakü’de yapılan Müsavat Partisi ikinci kurultayında M.E.Resulzade Parti Başkanı seçilir.

1919-20’li yıllar – Resulzade parlamentoda etkin bir konuşmacıdır. Ülke genelinde yaşanan problemleri sıralayıp ardı ardına reformlara girişir. Bu toplantılarda (toplam 114) yaptığı konuşma sayısı 80 olmuştur.

1920 yılı – “Azerbaycan” gazetesinin devlet matbaasında Resulzade’nin “Azerbaycan teşekkülünde Müsavat” kitabı neşr edilir.

27 Nisan 1920 – M.E.Resulzade parlamentonun son toplantısında bolşeviklerden gelen tehditleri redd eder. Aynı günün gecesi Müsavat partisinin “Gizli teşkilatı” oluşturulur.

27 Nisan’da Azerbaycanlı bolşevikler gündüz saat 12 de, Azerbaycan K(b) P MK,RK(b) P Komitesinin Bakü Bürosu ve Merkezi İşçi Konferansı adına Azerbaycan parlamentosuna 12 saatlik bir ültimatom verdi. Ültimatomu görüşmek için oluşan komisyon ile komünistler arasında yapılan görüşmeler sonrasında alınan kararla; mesele meclisinin olağanüstü toplantısında yeniden görüşülmelidir, akşam saat 19.30 da yapılan toplantıda M.Hacınski komisyon adına bir açıklama yaparak ültimatomun bütün şartları müsavatçıların lideri Mehmet Emin Resulzade hariç olarak kabul edilmiştir. Parlamento’nun son toplantısında çoklukla alınan kararın bozulması “İttihat” ile “ Sosyalistlerin” birleşmesi oldu. “Müsavat” parlamentoda 32 kişi idi. “Müsavat” yanlısı tarafsızların başkanı olan Fetali Han Hoylu ise yedi vekille temsil ediliyordu. “İttihat” 11, “Sosyalistler” de 11 milletvekili idi. “Ahrar” partisi ise 10 milletvekili ile mecliste bulunuyordu. Mehmet Emin Resulzade son kez yaptığı konuşmada:“Efendiler, saldırgan bir ültimatom ile karşı karşıya bulunmaktayız. Burada teslim olmaktan söz edilmektedir. Fakat efendiler, teslim olmak ne demektir? Kime neyi terk edeceğiz. Bize denilmekte dir ki sınırlarınızı geçen ordunun başında Necati adlı bir Türk bulunmaktadır. Rusya’dan gelen bu saldırgan ordu, tahmin etmektedir ki, hayat ve memat mücadelesinde olan Türkiye’nin kurtulması için yürümektedir, bu yalandır. Gelen ordu Rus ordusudur. Farz edelim komutanı Türk olsa bile, o yine Rus’tur. Onun istediği 1914 sınırlarına varmaktır. Anadolu imdada yetişecek diye yurdumuza giren bu işgal ordusu buradan bir daha çıkmayacak şekilde gelmektedir. Kızıl Rusya ile anlaşmak için hükümet mutlaka bolşeviklerin teslim sözüne uymak zorunda değildir. Bu saldırgan ültimatomu reddediyorum” Meclis başkanı, M.Y.Caferov verilen ültimatomu oylamaya sundu, üç kişi tarafsız olmakla yönetim bolşeviklere teslim edildi (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf)

Azerbaycan Halk Cumhuriyetı’ne ait bir posta parası

 

Haşiye: Bu yazıda aile yaddaşımızda olan bir bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Dedem Mehemmed Hacı İmran oğlu Ahmedli köyünün beyi veya ağası olarak Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ordusunda bolşeviklere karşı savaşmıştır. Bu nedenle Azerbaycan’da Sovyet hükümeti kurulurken dedemi tutuklamışlar. Allah’ın takdiri her halde idam cezasından möcüzeli bir şekilde kurtulmuştur. Ö dönemde bolşeviklerle birlikte çalışan Lenkeran hanlarının soyundan olan Suğra ve ya Tuğra isimli hanım babasına çok benzediği için Mehemmed dedemden kim ve nereden olduğunu sormuş. Dedem da Ahmedli’den Hacı İmran Ağa’nın oğlu olduğunu değince, sen babana çok benziyorsun, senin baban bizim eve çok gelmiş ve benim babamla işbirlikleri vardı, sizleri bu gece mahkemesiz filan Sara adasında boğacaklar demiş. Sana bir evrak vereceğim, şimdilik Erdebil’deki halanın yanına git, ara sakinleşince evine dön ve bu evrakı göstererek hükümet beni afvetti dersin. Dedem de öğle yapmış, ama yine de köyü yöneten bolşevikler dedemden şikayette bulunmuşlar. Yine dedemi tutuklamaya gelmişler, dedem de evrakı göstermiş, bu defa sen köyün zengin adamı olmuşsun bahanesi ile tutuklamak istemişler. Köy halkı bu karara karşı çıkmışlar. Bolşevikler nedenini sordukta, cevap onları şaşırtmış. Cevap böyle olmuş: Bu toprakları Mehemmed Hacı İmran oğlunun dedeleri (Köyü ulu dedemiz Ahmed Göyü oğlu altın para ile alarak kurduğu için onun ismi ile Ahmetli köyü adlanır) altun para ile almış ve çevre köylerden işçi: demirçi, ciftçi ve digerleri buraya davet ederek Ahmetli köyünü kurmuşlar. Köyü kurduklarından şimdiye kadar köylüler ile çok iyi geçinmiş, fakirlere, öksüz ve yetimlere, aç kalanlara yardım etmiş ve kendi paraları ile köy halkından olan kişileri diğer ülkelere eğitim için göndermişler. Ondan hiç bir şikayetimiz yoktur ve sürülmesine itiraz ediyoruz, demişler. Bununla da sürgünden kurtulmuş da, ama yine de baskılar sengimemiş ve 30’lu yıllarda Azerbaycan’da kollektivleşme başlarken evinde olan tüm malvarlığı, hatta çocuklarının başının altındakı yastık bile musadire edilmiş ve evi de köy okulu ve diger idari maksadlar için kullanılmıştır. Dedeme yardım eden Suğra veya Tuğra hanım ise sonralar bolşeviklere karşı Şahseven isyanına katıldığı için Bakü’ye sürgün edilmiştir.

Sanırım M. E. Rasulzade’nin 28 Mayıs 1919 tarıhinde Azerbaycan Parlamentosu kırk ikinci Olağanüstü oturumda söyledikleri bu gün de günceldir: “Efendiler! Bu gün her hangi bir konuşmacı etkili ve harikulade bir konuşma yapsa da halkın, o sokakları dolduran cemaatin ruhundan samimiyetle çıkan ‘Yaşasın Azerbaycan! Yaşasın Bağımsızlık! sözlerinden daha güçlü bir şey söyleyemez. Bugün halkın duyduğu bu hissiyatı bilmem nasıl ifade edebiliriz. Bu hayatı size yansıtmak için Azerbaycan toprağı altında yıllardan beri yerleşmiş ateş, o mukaddes güç feveran ederse, yalnız o güç bugün milletin kahramanı olabilir. Ancak bununla birlikte her birimizin idrakinde, kalplerinde özgürlük ve bağımsızlık uğrunda şehit olanların hatırası için duyulan büyük minnettarlık hissi, o büyük minnet bununla arkadaş olabilir ve rekabet edebilir. Bugün Azerbaycan bağımsızlığı özellikle onun için değerlidir ki bu bağımsızlığımıza dışarıdan tehlike ve tehdit var. Milletin ruhundan çıkan büyük samimiyetle söyleneni bizde güçlü bir şekilde ifade ederiz ki, o her bir ateşten, her bir hadiseden kuvvetlidir. Bizim bağımsızlığımızın aleyhinde olan o kirli eller defolsun” (http://anl.az/el_en/book/2016/yn_mera.pdf)

Cumhuriyet kurucuları ve bu yolda şehit olanların ruhları karşısında baş eyerek Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun diyoruz.

Devletletimizin mustakilliyinin ebedi olması ve üçrenkli bayrağımızın daima dalgalanması dileği ile

Doç.Dr. İrade Memmedova, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü;

Azerbaycan Tarih Kurumu Başkan yardımçısı.

27.05.2020

1 Şərh

Şərh yaz